“BİLANÇO”//ÇAĞDAŞ SANAT/2011


7 Aralık Çarşamba · 18:00 - 20:00, AtölyeAtölye/Balçova/İzmir

Panel yoğun bir katılımla gerçekleşti.

İlk bölümde İstanbul ve İzmir'de meydana gelen önemli gelişmelerin sergiler, müzeler, sanat merkezleri, galeriler, fuarlar, müzayedeler, sanatçı kolektif ve inisiyatifleri bazında dökümü yapılarak Türkiye'de çağdaş sanat serüveninin son on yılına ilişkin bir bellek turuna çıkıldı.

İkinci bölümde ise konuşmacılar birbirini tamamlayan iki olgu olarak, günümüzde üretilen sanat eserinin özgünlüğü ve sanatçının özgürlüğü promlematiğini; tutunma, yola devam etme, temsiliyetin bağımsızlığı, gidişata müdahale etme ve inisiyatifi ele alma bağlamlarıyla değerlendirdiler.

Son bölümde ise panel, konukların da düşünceleriyle katıldıkları bir sohbet havası içinde bir foruma dönüşerek son buldu.

Panelistler:

Ramazan Bayrakoğlu

Borga Kantürk

Hakan Kırdar

Sabire Susuz

Steve Jobs ölmüş!

Sanatçı ve tasarımcı olarak, 26 yıldır onun fikirlerinin yarattığı teknolojik ürünlerle birçok farklı fikir ürünü ürettim.

Teşekkürler Steve!



Art Beat İstanbul 2011







12. İstanbul Bienali Küratörlerinden Mektup Var!

Sayın Hakan Kırdar,

12. İstanbul Bienali'nin küratörleri olarak, 12. İstanbul Bienali için yapılan açık çağrıya gelen başvuruların değerlendirmesini tamamlamış bulunuyoruz. Başvuruları son derece etkileyici çalışmalar içermesine rağmen bazı adayları bu yıl gerçekleşecek İstanbul Bienali’ne dahil edemedik.

Üzülerek ifade etmek isteriz ki, sizi sergiye davet edemiyoruz. İlginiz için tekrar teşekkür eder, gelecekteki çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla,

Jens Hoffmann ve Adriano Pedrosa

............................................................................................................................................................................
CEVABIM:

Sayın Jens Hoffmann ve Adriano Pedrosa,

küratörlüğünü yaptığınız 12. İstanbul Bienali'ne herhangi bir başvurum olmadığı (ya da benim dışımda yapılan bir başvurudan! haberdar olmadığım) halde beni dahil etmediğinizi belirtiğiniz mailinizi şaşırarak aldım. Durum böyle iken, bu davranışınızla ortaya, serginizden beni refüze ediyormuşsunuz gibi bir sonucun çıkması çok üzücü.

Konuk olduğunuz bir ülkenin sanatçılarına böylesi bir davranışta bulunma cesaretini nereden buluyorsunuz? Maruz bırakıldığım bu davranışınızı şiddetle kınadığımı bilmenizi isterim.

Saygılarımla,

Hakan Kırdar

Rıdvan Bayrakoğlu'ndan İstanbul Sergi Fotografları

NEFES Vol. III @ Merkür

5 - 30 Nisan 2011 Sanatçılar: Fulden Aran, Burçak Balamber, Engin Beyaz, Osman Kerkütlü, Hakan Kırdar, Burak Kutlay, Murat Özdemir, Hasan Pehlevan

Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.

Halil Vurucuoğlu/"Oksijen Çarpması/Intoxication" @ Proje4L/Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi


Proje4L/Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi 10. Yıl Aktivitelerinin
İlk Bölümünü Sunuyor


2001 yılında çağdaş sanatın varlığını kalıcı ve cesur biçimde destekleyerek öncü bir girişim başlatan kurum, 10. Yılında Elgiz Koleksiyonu'ndan yeni seçki sergisi ve yükselen sanatçılara yer verdiği Proje Odası sergileriyle ilk aktivite serisini sunuyor.

Proje Odaları sergilerimizden yılın ilk etkinliği genç sanatçı Halil Vurucuoğlu'nun "Oksijen Çarpması/Intoxication" sergisi ile 23 Şubat'ta başlıyor. Vurucuoğlu'nun kent/doğa ikileminde kalmış çağdaş insanın uyum sorununu anlattığı bu sergide ışık ve ses yerleştirmesi, özel bir düzen ile izleyiciyi de içine alacak biçimde sunuluyor. Sanatçı çağdaş kentlinin ne kente ne de doğaya tam uyumlu yaşayamamasını, kendini içinde bulduğu baş dönmesini ve karmaşayı "Oksijen Çarpması" metaforu ile ifade ediyor.

Eş zamanlı ikinci Proje Odaları sergileri Semra Özümerzifon'un deniz altını betimlediği yerleştirmesi sergileniyor. Özümerzifon denizin derinliğinin de sesini dinlemek gerektiğini yerleştirmesiyle anlatıyor.

Proje Odaları sergilerini izlemeye gelenleri bir sürpriz olarak Elgiz Koleksiyonu'ndan yapılan yeni seçki "Tahditsiz/Unbounded" karşılıyor. Koleksiyona son yıllarda katılan yeni eserler ve daha önce sergilenmemiş parçaları sunan bu yeni seçkide Çinli sanatçıları Luo Jie ile Liu Chun Hai'nin, Sydney doğumlu, Norveç asıllı ve çalışmalarını New York'ta sürdüren Bjarne Melgaard'ın, Türk sanatçılar Azade Köker ve Pınar Yolaçan'ın, İngiliz sanatçı Paul Hodgson'un, Amerikalı sanatçı Donald Baechler'in eserleri ilk kez Türk sanatseverleri için bir araya geliyorlar. 10 yıl önce çağdaş sanat alanında öncü bir girişim başlatan Proje4L'nin bugün Elgiz Koleksiyonu ile bütünleşerek geldiği noktada "Tahditsiz/Unbounded" sergisi çağdaş sanatın kültürler arası sınırları aşan gücünü, görselliğin ve algılamanın ufkunu sonsuzluğa taşımasını sembolize ediyor.

Mart ayında ise çağdaş sanat sahnesinde yükselen genç küratörlerden Nazlı Gürlek'in düzenlediği "Kat/The Fold" adlı çok sanatçılı sergi Proje Odaları'nda yer alıyor. Proje4L/Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi 10. Yıl heyecanını sizlerle paylaşmayı yeni etkinliklerle yıl sonuna dek sürdürecek.
Proje4L/Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi
Beybi Giz Plaza Meydan Sokak 34398
Maslak / İstanbul
Tel:0212 2902525
E-mail:info@proje4l.org
Web: www@proje4l.org

HORASAN 1990>2010 YAPITLARI SERGİSİ @ İZMİR



2-26 ŞUBAT 2011
İZMİR> KONAK BELEDİYESİ GÜZELYALI KÜLTÜR MERKEZİ SANAT GALERİSİ

Multi-Touch Table “History and Destruction in Istanbul/ Ghost Buildings” by Nerdworking

multi-touch table | exhibition systems of ghost buildings I from nerdworking on Vimeo.



Technology & Content Development:

Atilla Özcan - Ümit Kitapçıgil

Project Management:
Erdem Dilbaz

Project Co-ordination:
Elif Demirci

Sound sample: Aphex Twin - Iz Us
Special Thanks to: Ayşe Sipahioğlu

Narkule by Nerdworking

"NARKULE" (indoor mapping) from nerdworking on Vimeo.

Art Direction & Visuals:
Deniz Kader – Candaş Şişman

Music & Sound Design:
Görkem Şen

Project Management:
Erdem Dilbaz

Project Co-ordinator:
Elif Demirci

Modelling:
Canan Erten, Alper Yıldırım, Elif Karaköse

Archive:
Mert Şahbaz (photo), Volkan Çağalı (video)

Special Thanks to:
Berna Erkartal, Cihan Kandaz, Pınar Karaduman, The Seed

Special Hates to:
Dataton Watchout Systems

Yekpare by Nerdworking

‘YEKPARE’ (monolithic) from nerdworking on Vimeo.

Art Direction & Visuals:
Deniz Kader – Candaş Şişman

Music:
Görkem Şen

Project Management:
Erdem Dilbaz

Modelling: Gökhan Uzun – Can Dinlenmiş

Çalışmak! Araştırmak! Yazmak!

Düşünce alanında her zaman yeni, değişik ve farklı olanın peşinden koştum. Bunun beni ve içinde yaşadığım toplumu daha özgür ve mutlu kılmada işe yarayabileceğine inandım!

Sorbonne'daki öğrencilik yıllarımda (1970'ler) önce sinemayı, tarihini, estetiğini, kuramlarını ve televizyonu keşfettim. Bütün bunlar yetmeyince sinema göstergebilimine sardım. Bu yüzden dilbilim ve psikanalizi hatmetmek durumunda kaldım. Bütün bunları -günün birinde- Türkiye'de 4/4'lük güzel filmler üretecek bir sinema sektörüne kişisel katkılarım olabileceği gibi naif bir düşünceyle yaptım çünkü öğrenciyken ağzımın suyu akarak seyrettiğim yüzlerce yabancı filme eşdeğerli özgün filmlerin kendi ülkemde de üretilemiyor olmasından rahatsızlık duyuyordum. Bilinçli bir seyirci olmaya başladığım günlerde beni az çok heyecanlandıran ilk film (Y.G.) 'Umut' oldu. Sonraki yıllarda çok fazla heyecanlandığımı söyleyemem ('Muhsin Bey', 'Zıkkmın Kökü' ve belki daha birkaç film dışında).

Neden sorusuna bulabildiğim ilk yanıt Türkiye'deki film üreticilerinin genel kültür, bilgi birikim düzeylerinin benim tanık olduğum standartların çok altında olması ve sinema sanatının hakettiği düzeyde ciddiye alınmamasıydı. Bu iş günümüze kadar böyle sürüp geldi.

Bugün ciddi bir sinema sektörü olmadan Türkiye'de Ulusal bir Sinemanın varlığından söz edilebileceğine inanmıyorum. Son 20 yılda olduğu gibi Türkiye'de yalnızca film yapan insanların varlığından söz edebiliriz. Bu iş için genel kültür düzeyi oldukça yüksek bir Ulusal Burjuvaziye ihtiyaç var. Böyle bir potansiyel kesim olmasına karşın ona ait özgün bir kültürü ufukta henüz göremiyorum. Sinemanın estetik ve teknik açıdan bir sıçrama yapması konusunda televizyondaki fiksiyon üretiminin belli bir düzey ve olgunluğa erişmesini beklemenin de bir yararı olabilir!

Öğrencilikten öğretim elemanlığına 20 yılı aşkın bir süre önce geçtim. Bu yıllar boyunca Ne olacak Türkiye'deki bu sinemanın hali? demedim! Oturup çalıştım (bu arada artık bir kısmını bugünlerde beğenmediğim 10 kadar uzun metrajlı gün yüzü görmemiş senaryo yazdım!) Önce sinema, daha sonra sanat ve kültür alanlarında, yepyeni bilgiler üretmeye çalıştım. Çok-disiplinli (pluridisciplinaire) bir araştırma sürecinden geldiğimden, bu yaklaşımı bugünlere kadar sürdürerek herkesi ilgilendirebilecek türden araştırmalar yapmaya çalıştım. Bulduklarımla (tabii bunlarla ilgilenecek!) gelecek kuşakların boşa zaman yitirmelerini önlemeye çalıştım, çalışıyorum.

Son 10 yıldır yapmakta olduğum çalışmalara dayanarak Dünyamızda Kapitalizm öncesinde de Evrensel bir kültür bulunduğu savını (Mauss, Malinowski, Baudrillard, Polanyi, Duby, Braudel, Berkes, Ülgener, Boratav, vb isimlerin de katkılarıyla) Osmanlı/ Türkiye özelinden yola çıkarak belgelemeye çalışıyorum. Bu evrensel kültürün pek çok versiyonu (Avrupa, Asya, Afrika, Amerika, Avustralya, vs) ve alt-tipleri olduğunu görüyorum. Tarihin Armağan/Potlaç/Karşılıklı Yükümlülük, vb terimlerle ifade edilen ilkel toplum düzeninden yola çıkılarak Evrensel boyutlarda yeni baştan yorumlanması gerekiyor! Marx -diyalektik materyalizm- yanılmışsa canı sağolsun! Bizler ne güne duruyoruz? Osmanlı konusunda bu yeni yorumlamanın bir ilk versiyonunu (Baudrillard'ın Simülasyon kavramından da yararlanarak) sundum. Bu konudaki çalışmalarım sürüyor.

Sanırım bütün bu çalışmalar Türkiye gibi bir ülkenin insanları, özellikle de (bu alanlarla ilgili) akademisyenler, üniversite öğrencileri, 'entelektüeller' için genelde pek bir anlam ifade etmiyor. Genç kuşaklara Dünyaya Türkiye'den de sıra dışı işler yaparak yararlı olunabileceğini; İzmir'de yaşayıp -başka alanlarda olduğu gibi- dünya standartlarına uygun hatta üstünde çalışmalar yapılabileceğini, elimden geldiğince göstermeye çalışıyorum. Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan ancak Ulusal Burjuvazi devreye bir türlü giremediği için tamamlanamayan bir kültür ve zihniyet devriminin gerçekleşmesini beklerken belki de boşuna debeleniyorum.

Bu metni okuma zahmetine katlandığınız için teşekkür ederim.

Oğuz ADANIR

(İzmir, Mayıs 2001)

GİZLİ BAHÇE / SECRET GARDEN // BAHAR OGANER-OZAN OGANER @ ALANİSTANBUL

17 Şubat 2011 – 11 Mart 2011
ALANistanbul–II

Bahar Oganer ve Ozan Oganer ortak atölye deneyimlerini ortak bir sergi projesinde bir araya getiriyor. İki sanatçının Paris ve İzmir atölyelerinde birlikte geçirdikleri yoğun çalışma ve üretim sürecini “Gizli Bahçe” isimli sergi ile ALANistanbul’da sanatseverlere sunuyor. Bahar Oganer ve Ozan Oganer resim ve heykel sanatının imkanlarını ortak bir bağlam ve belirlenmiş bir uzam içerinde aşmaya ve genişletmeyi amaçladıkları bu projede, tuvalin sınırlarından taşan resimler 3 boyutlu nesneler ile etkileşim içerinde çoklu alımlamalara açılıyor.

ALANistanbul –II tanımlı geometriye sahip bir galeri mekanı. İki sanatçı, bu mimarinin baskıcı diline tezat bir imgelem zenginliği yaratarak izleyiciler üzerinde şaşırtıcı bir etki hedefliyorlar. Mekanın Kartezyen koordinatlarına karşılık doğanın sanatsal dışavurumu iki sanatçının kendilerine özgü ifade biçimleri ile somutlaşıyor. Bahar Oganer kendi resim çalışmalarının sürekliliği içerisinde çarpıcı renk kullanımı ve bu çoklu renk dinamizmi içerisindeki yüzeylerin yarattığı gizli perspektif ile galeri duvarlarını dönüştürüyor. Ozan Oganer ise tam tersi bir hareket ile 3 boyutlu nesnelerin tek yönlü algılamasının ötesine geçerek, heykellerinin saydamlaşan yüzeylerini, ışığın imkanlarını kullanarak katı objeler olmanın ötesine taşıyor. Sanatçı doğa ile insan bedeni arasındaki kopartılamaz bağları, arkaik çağların tanrısal sembollerine göndermeler yaparak serginin gizemli bir tarihsellik kazanmasını sağlıyor.

“Gizli Bahçe” resim ile heykelin bir mekanda, bir serginin üretiminde nasıl birlikte kurgulanabileceğini ve mekansallığın 3 boyutlu ve 2 boyutlu ifade biçimleri ile nasıl bütüncül bir sergiye dönüştürülebileceği üzerine yenilikçi bir çalışma. İki sanatçının uzun süreli ortak atölye deneyimlerinin Paris ve İzmir’den İstanbul’a taşınarak somutlaştığı sergi, bu uzun süreli deneyimin izlerinin derinlemesine hissedilebildiği yoğunlukta bir sanatsal performans niteliğinde.

Virgo // hayatınızın akışı her an değişebilir!



Bu satırları okuyan herkese merhaba!

Mart 2011 tarihinde başlayacak biribirlerinden ayrı, ancak aynı zamanda bir bütün oluşturacak kadar da birbirleriyle ilişkili, zamanlaması 2011-2012 yıllarına yayılacak, bir dizi sergi planlıyoruz. Sergi dizisinin adı “Virgo”.

Virgo düzenlenecek proje ya da yapıt bazlı sergi etkinliklerinin üst başlığı işlevini görecek ve onları birbirine bağlayacak.

Kendine özgü koşulları, önerilen projeler tarafından oluşacak sergiler için belirlenmiş ön koşullar aşağıdaki gibidir:

KATILIM: Kişisel ya da grup halinde bir proje gerçekleştirilebilir/sergileme yapılabilir.

MEKAN: Resmi ya da özel kişi ve kurumlara ait sanat galerileri ve sergi salonları hariç, akla gelebilecek her türlü mekan kullanılabilir. Sergi mekanları İzmir kent sınırları içinden ya da yakın çevresinden seçilmelidir.

SÜRE: Sergi 3 haftayı geçmeyecek şekilde istenen gün sayısınca izleyiciye açık tutulabilir. Serginin belirlenen günlerin haricinde -veya sadece- randevuyla gezilmesine izin verilebilir.

BÜTÇE: Sergi ve projelerin gerçekleştirilmesi için gerekecek mali destek katılımcı/lar tarafından sağlanacaktır. Halihazırda proje/sergileri destekleyecek herhangi bir destekçi kişi ve kurum yoktur. Bu konuda organizasyon tarafından herhangi bir girişimde bulunulmayacaktır.

Sözkonusu sergi dizisi için önerebileceğiniz sanatsal projeleriniz ve sergilenmesini düşündüğünüz çalışmalarınız, kısacası “parlak fikirler”iniz -ya da aklınıza takılan bazı sorular- varsa 1 Şubat 2011, salı gününe kadar “hakan.kirdar@gmail.com” adresine bir e-posta göndererek katılmak istediğinizi belirtiniz.

GELİŞMELERDEN HABERDAR OLMAK İSTEYEN HERKES GRUBUMUZA KATILABİLİR!

Virgo >>>facebook