'Gelenekle hesaplaşmak hâlâ tabu'

Çok tartışılan 'Gelenekten Çağdaşa' sergisinin küratörü Levent Çalıkoğlu, 'Bu kadar konuşulduğuna göre çok önemli bir damarı harekete geçirdik' diyor. Çalıkoğlu'na göre: 'Eleştirileri kabullenmek mümkün değil'

Made in Germany: Young Contemporary Art from Germany



Text by Martin Engler.

Published by Hatje Cantz


This comprehensive overview of current contemporary German art surveys the latest developments in a country not only reunified, east and west, but one with Europe. In recent years, more and more foreign artists have chosen to live and work in Germany. This volume offers a snapshot of their increasingly interdependent ecosystem, where national tradition mingles with cultural exchange. The book doesn't group its 50 featured subjects by region of origin--half are from some kind of international background--or even necessarily by their current homes: it tracks the places where their works have been created, treating artistic production as an outcome of living and working together. Its subjects include a few of the most promising newcomers around, including Candice Breitz, Michael Elmgreen & Ingar Dragset, Sabine Hornig, Bjørn Melhus, Jonathan Monk, Julian Rosefeldt, Florian Slotawa, Simon Starling and Amelie von Wulffen.

Artists:

Oliver Van Den Berg

Benjamin Bergmann

Michael Beutler

Armin Boehm

Candice Breitz

Fernando Bryce

Peggy Buth

Björn Dahlem

Nathalie Djurberg

Marcel Van Eeden

Elmgreen & Dragset

Slawomir Elsner

Jeanne Faust

Ceal Floyer

Andreas Gefeller

Christoph Girardet

Tue Greenfort

Beate Gütschow

Jeppe Hein

Diango Hernandez

Andreas Hofer

Sabine Hornig

Sergej Jensen

Franka Kassner

Christoph Keller

Annette Kelm

Alexander Laner

Jan Mancuska

Bjørn Melhus

Simon Dybbroe Møller

Jonathan Monk

Astrid Nippoldt

Henrik Olesen

Kirsten Pieroth

Peter Piller

Julius Popp

Julian Rosefeldt

Daniel Roth

Rothstauffenberg

Michael Sailstorfer

Florian Slotawa

Sean Snyder

Simon Starling

Mathilde Ter Heijne

Gert Und Uwe Tobias

Gabriel Vormstein

Amelie Von Wulffen

Haegue Yang

Tobias Zielony

Ralf Ziervogel

David Zink Yi

Thomas Zipp

Bienallerden bi'haber diğer bir "bianel" girişimi daha

İstanbul'dan tanınmış bir galeri tarafindan e-posta listelerinde olmam nedeniyle bana da gönderilen Mayıs 2010'da İzmir'de düzenlenmesi planlanan bir bienal! duyurusu. Bu İzmir'de bienal olma iddiası taşıyan ikinci* bienal girişimi oluyor, böylece.

Bilgi İçin:
Seba Sanat Galerisi
Adres: Mithatpaşa Caddesi No: 464/A 35280 Asansör/İzmir/Türkiye
Telefon: +90 232 445 33 40 - Faks: +90 232 445 33 40
E-Posta: biennial@galleryseba.com
Web: www.bienalizmir.org - www.galleryseba.com



* İlk girişim "II. Uluslararası Buca Eğitim Fakültesi Görsel Sanatlar Buluşması İzmir Bienali"!!! idi. http://befsanat.blogspot.com

Sanat aksiyonu akim kaldı

'Osmanlı gelenekselinde unutma yok'

Sanatorium_Passing_China_Açılış_Davetiyesi

Sothebys Contemporary Art/Turkish London|15 Apr 2010, 10:30AM

Moral Bozukluğu ve 31

“Hayat sansürsüz, sanat da öyle olmalı”

"İ.Ö. Outlet’in yayın politikasıyla hem kendi tarihini kayda geçirdiğini, hem de Türkiye’de güncel sanat tarihinin yazımına, şekillenmesine katkıda bulunduğunu görüyoruz. Yaptığınız yayınlarla kimlere ulaştınız? Nasıl tepkiler aldınız? Oluşturduğunuz mirasın nasıl etkileri olacağını öngörüyorsunuz?

A.T. Yayınlar çokça kişiye ulaştı. Sadece belirli bir sanatsever kitleye değil, öğrencilere, konuya yeni ilgi duymaya başlayanlara da seslenen kitaplar oldu bunlar. Dersimiz güncel sanat kitabını, yaz başında çıkardığımız için sonbaharla birlikte eleştiriler duymaya başladık. Türkiye’de eleştiri duymak çok kolay değil. Hem neredeyse herkesin birbirini tanıdığı çokça dar bir alanda üretim yapıldığından, hem de bu alanda çalışan bağımsız eleştirmen eksikliğinden. Ancak kitaplarla ilgili fena eleştiriler almadığımızı söyleyebilirim. Bu yayınları sürekli ve çeşitli kılmak temel hedefimiz ve fakat etkilerinin nasıl olacağını zaman gösterecek. Bir yandan da biz zaten yapılması gerekeni yapıyoruz; etkisi, yankısı, meraklıların, takipçilerin, araştırmacıların işi olsun.

İ.Ö. Nasıl eleştiriler aldığınızdan kısaca bahseder misiniz?

A.T. Eleştiriler genel anlamda olumluydu. Üniversitelerin güzel sanatlar bölümlerinde müfredata alanlar bile olmuş. Benim için şaşırtıcı ama güzel bir gelişme. Öte tarafta tek kitapla dünyayı değiştirmek gibi kaygımız yok. Ama en başta bu kitapların, konuşmaların, karşılaşmaların devamlılığını yaratma zorunluluğu var. Kitap çıkarmak hem çok zaman, hem çok emek ve hem de yüksek bütçe gerektiren bir iş. Bu yüzden hayal ettiğimiz her kitabı çıkaramıyoruz. Kitaplarımıza gelen önemli eleştirilerden biri, kitapların siyah-beyaz olmasıydı. İkincisi de dilin Türkçe olması. Almanak’ı İngilizce-Türkçe çıkardık ama diğerleri için böyle bir zaman yaratamadık açıkçası.

İ.Ö. Birkaç sergiden sonra iyice görünür olan ve Almanak‘ta da birkaç kişinin dikkat çektiği merkez-çevre ilişkisini sorunsallaştırma ve Anadolu’dan gelenlerin kendilerine yer bulmasına olanak sağlamak gibi bir amacınız var. Anadolu’da üreten sanatçılarla nasıl diyaloğa geçiyorsunuz, ya da onlar size nasıl ulaşıyor? Outlet’in sağladığı görünürlük, hep İstanbul’a endeksli olduğu söylenen çevre üretimini sizce nasıl etkiliyor?

A.T. Aslına bakarsan benim sadece Anadolu orijinli olmak gibi aşırı bir çabam yok. Doğu- batı, merkez- periferi ayrımlarına gitmeden, sanatsal üretimin peşine düşmek ve paylaşmak derdindeyim; bu üretimin nereden geldiği benim için çok önemli değil. Biz geçen yıl Anadolu’dan ne kadar insanla çalıştıysak, bir o kadarı İstanbul’dan, kalanı da Türkiye dışındandı. Ancak sanırım İstanbul sanat çevresi için merkez-periferi hala ciddi bir ayrım ve bu ayrımı yapmayan bir galeriyle karşılaştığında insanların aklında en çok “bizden olmayan” diye gördükleri Anadolulu sanatçılar geliyor. Doğrusu bu ayrımlar benim hiç derdim olmadı, olmayacak da.

İstanbul’a endeksli olduğu söylenen çevre üretimi meselesine gelince… Bence böyle bir dönem vardı. Kabul edilir-edilmez, ya da sertçe eleştirilir ama bugün başka bir noktadayız. İletişim-erişim ağları artık merkez diye tanımlanan bir hat üzerinden geçmiyor. Artık her yer merkez, her yer ulaşılabilir. Dolayısıyla fazladan bir merkeze ihtiyaç yok.

Sanatçılarla nasıl diyaloğa geçiyorum? Çokça seyahat ediyorum, sergilerden haberdar olmaya, mümkünse bunların çoğunu görmeye çalışıyorum. Dahası üniversitelerdeki sanat bölümleriyle, çeşitli enstitü ve kurumlarla bağlantılarım var. En önemli işim atölyeleri ziyaret etmek. Ve artık internet gibi bir erişim kanalı, herkesin sitesi-blogu varken insanlara ulaşmak o kadar da zor değil. Kaldı ki çokça sanatçı Outlet’e geliyor, dosya gönderiyor. Sanatçılarla diyaloğa geçmek kolay ancak asıl mesele, bu diyaloğun ve ortak üretimin devamlı olması."

...devamı











İzmir Atölye Turu, Şubat 2010

'Gelenek bu toprakların genetiğidir'