Ankara'da bir tarihi fırsat


Ankara Çağdaş Sanatlar Müzesi, terk edilmiş halinden kurtuluyor. Ama yapı, bir müze değil, 'geniş sergi alanı' diye değerlendirilip, fuar ve zenaat sergilerine terk edilecek gibi görünüyor. Ankara, uluslararası sanat gündemine eklenmek için önemli bir fırsatı kaçırıyor.

FERHAT ÖZGÜR

ANKARA - Beral Madra, 23 Mayıs 2009 tarihli Radikal’de Ankara Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin akıbetine ilişkin kaygılarını dile getirdiği yazıda söyledikleriyle yerden göğe kadar haklı. Madra yazısını ‘bizden ayrılmayın’ diye bitirirken aslında Ankara’da müze gibi son derece hassas bir konunun sürekli gündemde tutulması gerektiğinin de altını çizdi. Doğrususu büyük bir umutla yola koyulan Ankara Çağdaş’ın böyle bir hayal kırıklığı ile sonlanacağını biraz da tahmin ediyorduk. Şöyle ki yakın geçmişte Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın bu mekânı tanımlarken ‘müze’ yerine ısrarla “10 bin m2’lik kapalı sergi salonu” demesi nasıl bir ‘müze’nin(?) hedeflendiğini de özetliyordu.
Madra’nın yazısında sorduğu soruları bu kentte doğmuş büyümüş ve halen burada yaşayan biri olarak yanıtlamadan önce, süreci kısaca hatırlamakta fayda var. Sanatçı Turan Erol 1996’da, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e Cumhuriyet Resepsiyonu esnasında Ankara’da bir çağdaş sanatlar müzesinin gerekliliğini kişisel olarak dile getiriyor. Sonra, Cumhurbaşkanlığı’nın kapsamlı gereklilik raporunu da içeren taslağı Kültür Bakanlığı’na 6.11.1996 tarihli yazısıyla ileterek resmi prosedürü başlatıyor. Kültür Bakanlığı da Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiği açıklamasında, projenin Bayındırlık Bakanlığı’nca gerçekleştirilmesi halinde eski demiryolları onarım atölyelerinin, 1997 yılı içinde çağdaş sanatlar müzesine dönüştürülmüş olacağının müjdesini veriyor. Aradan çok geçmeden de, o günkü kültür bakanı İstemihan Talay’ın gayretiyle inşaata başlanıyor. Bütün bunlar onarım atölyelerinin başlangıçtan itibaren doğrudan doğruya bir çağdaş sanatlar müzesi temeli üzerine kurulduğunun kanıtı. Sonrasında yaşanan trajikomik vakalar malumunuz: 2006 yılında Adalet Bakanlığı bu müze alanına talip oldu. Yetmiyormuş gibi müzenin başlanmış ve bitirilmeyen binası sokak çocuklarının ve başı boş hayvanların yuvasına dönüştü (Radikal, 30 Ocak 2006). Şimdi iyi olan şu ki Bakanı Günay, bir felaketi önledi. Ancak müzenin yönetimini ve profilini belirlemeyi seyahat acentaları birliği olan TURSAB’a devretmekle, yalnız Ankara için değil Türkiye adına da tarihi bir fırsatı elden çıkarmış oldu.
Şimdi Beral Madra’nın yazısında sorduğu soruları yanıtlayalım:
1) “Müzenin işletmesini devredene kadar çalmadık kapı bırakmadım” diyen Kültür Bakanı’nın Madra’nın zannettiği gibi danışma kurulu yoktur.
2) Kültür Bakanlığı’nın çağdaş yaratıcılığı ve sanat üretimini kalkındırma ve zenginleştirme konusunda belirgin bir programı yoktur.
3) Bakanlığın AB ülkelerinde olduğu gibi, bütün Türkiye’ye yayılmış, güncel bir kültür/sanat programıyla donatılmış sanat merkezleri ağı kurmak, bu merkezlerin uluslararası etkileşime girmelerini sağlamak gibi bir çalışması yoktur. Bakanlığın çağdaş sanat ve tasarım konusunda sağlıklı veri tabanı da yoktur.
4) Kültür Bakanlığı’nın yaratıcı gençler için oluşturduğu bir burs havuzu yoktur.
5) Kültür Bakanlığı AB ülkelerindeki etkinliklere katılmak için davet edilen sanatçıların yaşadığı vize işkencesinden bihaberdir ve bu konuda bir iyileştirme yapılması gibi bir planı yoktur.
Ankara Çağdaş, bitirilme aşamasına bu kadar yakınken nedense kültür bakanlığımız, Serhan Ada’nın da yazısında vurguladığı gibi (9 Mayıs 2009, Radikal) bu kentte daha kısa süre önce kapsamlı çağdaş sanatlar sergilerini organize eden kurumlarla hiçbir biçimde iletişime geçme ve danışma ihtiyacı duymuyor. İşin garibi şu ki, müzenin işletilmesinin devredildiği TURSAB, bugüne kadar gerçekleştirilen hiçbir çağdaş sanat etkinliğinin yanında da olmamıştır.
Ankara, bu müze kaderini ilk kez yaşamıyor aslında. 1998’de kurulan Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin akıbetinden bu anlamda ders alınmalıdır. Bu merkez de kurulduğu yıllardan itibaren sanattan bihaber amatör müdürlerin elinde deyim yerindeyse sanat sergilerinden ziyade her önüne gelenin at koşturduğu, bazı istisnalar hariç tutulursa, hiçbir çağdaşlık iddiası taşımayan yüzlerce panayır etkinliğiyle kısa bir süre içinde amatörleşti ve kendini tüketti. Ankara Atatürk Kültür Merkezi de Ankara’nın son 10 yıl içinde geçirdiği bu amatör devrimin başka bir anıtı olarak karşımızda duruyor.
Evet yakında Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Senfoni binasına komşu bir ‘sergi mekânı’ olacak. Malum özel günler, hediyelik eşya fuarları, el emeği göz nuru yığınlarca zanaat etkinlikleriyle elbette bu sergi mekanımız ziyaretçilerle dolup taşacak. Bakanlığımız da niteliksel değil niceliksel göstergeleri ölçüt alarak ‘sanatı halka getirdik’ diye övünecek. Bu mekânın adı müze olsa da, bu anlayışla Ankara Çağdaş Sanatlar Müzesi’nin içi sıradan sergilerle dolup taşacak. Ankara kendini bu yüzden uluslararasılık / karşılıklılık platformuna oturtamayacak. Müze kendisi için uluslararası öncü kurumlarla rekabet edecek bir vizyon belirlemez ve tüm bu uyarılarımızı dikkate almazsa kimse boş yere Ankara’da çağdaş sanatın geleceğinden umutlanmasın.

RADİKAL > Kültür Sanat

FERHAT ÖZGÜR: Sanatçı, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi.

“Dersimiz Güncel Sanat”



Outlet İhraç Fazlası Sanat, “Dersimiz Güncel Sanat” isimli ilk yayınını gururla sunar.

Dersimiz Güncel Sanat; 2008 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde Azra Tüzünoğlu tarafından gerçekleştirilen sanat sosyolojisi derslerine paralel olarak, üniversite dersliklerinde, öğrencilerin ve okul dışından sanatsever dinleyici/izleyicilerin katılımına açık olan konuşmaların bildirilerinden oluşmaktadır. Ayrıca, kitapta; yayın için hazırlanan yeni metinler ve bildiri olarak sunulmayan ama temel tartışmasını konuşmalardan alan yazılar bulunmaktadır.
Geçtiğimiz sezon gerçekleşen konuşmalara, güncel sanat ortamından, alanının en yetkin isimleri davet edildi. Şener Özmen, Erden Kosova, Haldun Dostoğlu, Saruhan Doğan, Evrim Altuğ bunlardan yalnızca birkaçıydı.. Kimi zaman davet edilen konuşmacılara önceden sorular hazırlanıp gönderilirken, kimi zaman da, moderatörler davet edilerek, tartışmayı yönlendirmeleri istendi. Çoğu zaman birbirleriyle farklı fikirlere, dünya görüşlerine sahip kişi ve grupların aynı masada oturmaları istendi. Sunumlardan sonra her bir konu salondaki katılımcıların soruları doğrultusunda derinlemesine tartışıldı ve tüm konular tartışma kayıtları ile birlikte çözülüp yayına hazırlandı.
On hafta boyunca davet edilen kişi ve kolektifler bazen konuşma ve tartışma şeklinde, bazen internet ortamından tartışmaya online katılarak, bazen de performans şeklinde sunumlarını gerçekleştirdiler. Türkiye sanat ortamı içindeki benzerlik, ayrışma ve çatışmaların görünür olduğu bu sunumlar, kimi zaman genel bir panorama çizmenin ötesine geçerek hararetli tartışmalara zemin hazırladı. Sanatçı grubu ile sanatçı bünyesi arasındaki anlam-yapı ayrılığı, yeni medya sanatları ile işlemsel sanatlar ayrımı ya da “New York’ta yaparsan her yerde yaparsın” başlığının yarattığı tartışma bunlardan sadece birkaçı.. Bazı konuşmaların tartışma dozu o kadar yükseldi ki, derslikleri terk edenler oldu. Bazı dinleyiciler, konuşmacılardan daha çok söz aldılar, bazılarında ise, büyük bir sessizlik hâkimdi.
Amacımız, karşılıklı bir etki alanı yaratarak, hem güncel sanat tartışmalarını üniversiteye taşımak ve tartışma alanı genişletmek ve çeşitlendirmek, hem de güncel sanat aktör ve takipçilerini genç zihinlerle buluşturup yeni enerjiler doğmasına ön ayak olmaktı. Yayın, amacını aşarak, alanla ilgilenenler için bir döneme ait tartışmaların derlemesine dönüştü.
Dersimiz Güncel Sanat kitabı, hatırlamaya/kaydetmeye dönük bir bellek kitabıdır. Kitabın alana ilgi duyanlar için bir başvuru kitabı olması hedeflenmektedir.
Outlet//İhraç Fazlası Sanat, yıl boyunca hazırladığı sergilerin yanısıra, eksikliği çokça hissedilen teorik-kuramsal alanda kitaplar çıkarmayı sürdürecektir.
Dersimiz Güncel Sanat kitabına, Robinson, Pandora, İdeefixe gibi kitabevlerinden ulaşabilirsiniz.

Dersimiz Güncel Sanat
Yayına Hazırlayan:
Azra Tüzünoğlu
Yazarlar:
Şener Özmen, Erden Kosova, Haldun Dostoğlu, Saruhan Doğan, Evrim Altuğ, Banu Cennetoğlu, Elmas Deniz, Osman Bozkurt, Didem Özbek, Çelenk Bafra, Burcu Pelvanoğlu, Burak Delier, Marcus Graf, Serhan Ada, Ezgi Bakçay, Burak Arıkan, Ali Miharbi, Ahmet Atıf Akın, Orton Akıncı, Adnan Yıldız, Borga Kantürk, Esra Sarıgedik, Ayça İnce, HaZaVuZu, :mentalKLINIK, Seçil Yersel
Tasarım: Murat Tosyalı
Redaksiyon: Zehra Durmuş, Amira Akbıyıkoğlu
ISBN: 978-605-60677-0-9
Outlet Güncel Sanat Dizisi-1
Mayıs 2009, 144 Sayfa

Ramazan Bayrakoğlu "Yeni Yapıtlar Yeni Ufuklar"da



26 Mayıs 2009 – 30 Ağustos 2009

İstanbul Modern, beşinci yaşını, koleksiyona yeni katılan yapıtlarla desteklenen 'Yeni Yapıtlar Yeni Ufuklar' adlı sergiyle kutluyor. 134 sanatçıdan 200 yapıtın yer aldığı sergi, Türkiye'de modern ve çağdaş sanatın neredeyse bütün önemli isimlerini kapsıyor.

İstanbul Modern beşinci yılını kutladığı bu günlerde geniş bir koleksiyon sergisi, bir video bir de fotoğraf sergisinin açılışını yapıyor. Dün açılışı yapılan ‘Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar’ sergisiyle İstanbul Modern hem geçen beş yıldan örnekler veriyor hem de bu zamana kadar koleksiyonuna eklediği işlerle daha geniş bir Türkiye modern sanatı sergisi ortaya koyuyor. Serginin önemli bir özelliği Türkiye’de çağdaş sanatın son 30 yılına damgasını vurmuş sanatçıların önemli bir kısmını da kapsıyor olması.
Türk Telekom’un ana sponsorluğunu yaptığı ve 134 sanatçının 200 yapıtının yer aldığı ‘Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar’ sergisi resimden heykele, enstalasyondan videoya uzanan ve Türkiye’de üretilen modern ve çağdaş sanatın başlangıcından bugüne gelişini on yıllar halinde aktaran bir sergi. İki kata yayılan sergi Türk sanatında Batılılaşma sürecinin gerçekleştiği yıllardan güncel sanata, 2000’li yılların sanatına kadar geniş bir yelpaze sunuyor.
Sergi, Hoca Ali Rıza, Abdülmecid Efendi ve Zonaro gibi isimlerle başlıyor, Cumhuriyet dönemi sanatçılarından Cevat Dereli, Hale Asaf ve Mahmut Cüda gibi isimlerle devam ediyor. D Grubu’ndan Cemal Tollu, Abidin Dino, Yeniler grubundan ise Ferruh Başağa gibi isimler sergide dönemlerinin temsilcilerinden.
Paris Okulu sanatçılarından Nejat Melih Devrim, Fahrelnissa Zeid, Mübin Orhon, Hakkı Anlı ve Selim Turan 50’ler, değişen sosyal atmosfere kişisel bir üslupla yaklaşan Cihat Burak, Avni Arbaş ve Orhan Peker 60’larda. 70’lerde ise Mehmet Güleryüz, Komet, Neş’e Erdok gibi isimler varoluşsal kaygılar da içeren yeni figüratif resmi temsil ediyor.
80’lerin başlayan yeni-dışavurumculuk anlayışını ise Bedri Baykam, Arzu Başaran ve İsmet Doğan gibi isimlerde görmek mümkün.
Sanatçıların salt estetik, kapalı bir dilin ötesine geçerek disiplinler arası bir yönelim gösterdiği 90’lar sanatçıları arasında ise enstalasyondan videoya uzanan araçlarla sosyo-ekonomik bir politika eleştirisi sergileyen Kutluğ Ataman, Ayşe Erkmen, Selim Birsel, Erdağ Aksel ve Halil Altındere... var.

Sırada Sarkis sergisi var

2000’li yılların sanatçıları arasında ise Hüseyin Çağlayan, Haluk Akakçe, Taner Ceylan ve Nezaket Ekici’nin işlerini görmek mümkün.
Dün düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı 32. Avrupa Müze Forumu’nda özel ödüle layık görülen müzenin Türkiye’de modern ve çağdaş sanatın yaklaşık 100 yıllık sürecinin izlenebileceği tek müze olduğunu vurguladıktan sonra geçen beş yılda müzede 3 sürekli 15 süreli sergi 16 fotoğraf sergisi ve 9 video programı sunulduğunu belirtti.
‘Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar’ın küratörü Levent Çalıkoğlu ise “Müzemiz bu sergiyle çağdaş sanattaki gelişmelere bir açılım sunarak bu konudaki samimiyetini güvenilirliğini ve kurumsal anlamdaki oturmuşluğunu gösterecek” diye konuştu.
Kurulduğu 2004 yılından bu yana yılda ortalama 500 bin kişinin ziyaret ettiği müze aynı zamanda William Kentridge’in ‘Üç Boyutlu At’, Yoko Ono’nun ‘Ex It’, Jennifer Sreinkamp’ın ‘Dikkat Çekici’, Sarkis’in ‘İmzalı Anonim III ve IV’ gibi işlerini de koleksiyonuna eklemiş. Temmuz ayında Fransa’da Türk Mevsimi kapsamında Paris L’Orangerie’de ‘Köprü 6’ isimli sergiyi açacak İstanbul Modern eylül ayında ise Türkiye’de çağdaş sanatın en önemli isimleri arasında yer alan Sarkis’in retrospektif nitelikli bir sergisine yer verecek. Sarkis’in 50 yıllık kariyerindeki işleri, 14 uluslararası müzeden yapıtlarla sergilenecek.

Ankara çağdaş sanata çok uzak

Composed-Bileşim@Buca-İzmir





D.E.Ü. Resim-İş Eğitimi Bölümü
Ekin Boztaş Grafik Atölyesi

Bu performansta Ahmet Said Kaplan, konvansiyonel sanat üretimi yöntemleriyle, dijital sanat üretimi yöntemlerinin birleşimine ve birçok farklı disiplinin biraraya gelerek oluşturduğu yeni bir estetik anlayışa ulaşmayı amaçlıyor.
Gösteri canlı ve doğaçlama olarak yapılmakta, Emrah Güzelçay, Ali Tünay ve Erinç Açıkgöz'ün işbirliğiyle gerçekleşmektedir.

TELAŞA MAHAL YOK//NO ROOM FOR PANIC



29 Mayıs-29 Temmuz 2009

Geçtiğimiz Ekim ayından itibaren düzenlediği sergilerle İstanbul güncel sanat ortamına taze bir soluk getiren Outlet//İhraç Fazlası Sanat’ın sezon sonu sergisi “Telaşa Mahal Yok//No Room for Panic” 29 Mayıs’ta açılıyor.

Ayşe Topçuoğulları (İzmir), Bengü Karaduman(İstanbul), Berat Işık(Diyarbakır), Ceren Oykut(İstanbul), Evrensel Belgin(İstanbul) ve Mehmet Ali Boran(Mardin)’ın militarizmi ve gölgesinde yaşanan hayatları gün yüzüne çıkaran çalışmaları bir araya geliyor.

Mekanın alt katında yer alan Outlet Proje Odası’nda ise, Mustafa Kunt’un “Zonk Zonk” isimli enstalasyonu ve Özlem Günyol’un çalışmaya paralel tasarladığı t-shirt tasarımları görülebilecek.

Ayşe Topçuoğulları bu topraklarda halen erkeklik kurgusunun ana kaynağı olan askerlik deneyimlerini fotoğraf karelerinden yola çıkarak aktarırken; Berat Işık kışkırtıcı müziğe uygun adımlarla yürüyen Kırmızılı Kadınıyla, klişe canlı bomba figürlerine sinematografik bir ironiyle yaklaşıyor. Marilyn Monroe’nun “Bazıları Sıcak Sever” filminin unutulmaz karesi, “You’re my Angel” şarkısıyla yeniden kurgulanıyor. Bengü Karaduman, karşılıklılık üzerinden kurguladığı ikili kağıt işleriyle, meseleye kişisellik katarken, Ceren Oykut, kalabalıkların ve akışın içinden seçip aldığı meseleleri yakınlaştırıyor. Militarizmin koyu gölgesi en “beklenmedik” anlarda sivil hayata sızıyor. Mehmet Ali Boran kahvehanede oturan gençleri kaynağı belirsiz bir sinyalle hazır ola geçiriyor. Başka bir kahvehanede ise üstünün aranması normalleşmiş gibi.. Evrensel Belgin’in huzur dolu bir manzaranın üzerine yerleştirdiği F16 siluetleri, ilk bakışta farkedilmese de izleyiciyi ürpertiyor.

Outlet Proje Alanı’nın konukları Özlem Günyol ve Mustafa Kunt enstalasyonlarıyla ezber bozuyorlar. “Zonk Zonk” isimli çalışmada kendinden geçmişçesine dans eden gençlerin görüntüleri duvar üzerindeki gölgelerle çakışıyor; üst üste binen görüntüler arası geçiş, farklılıkları bulanıklaştırıyor. Duvardaki siluetlerin gazete haberlerinden kesilmiş savaş mağdurlarına mı videoda dans eden gençlere mi ait olduğu belirsizleşirken yaşamın bağdaşamayacak iki tarafının farklı sebeplerle aldıkları benzer bedensel şekilleri somutlaşıyor. “Zonk Zonk” kültürel deneyimlerin görüntüleri kavrayışımız üzerindeki etkisini görünür kılıyor. Paralelinde tasarlanan tshirtler ise, gündelik hayata karışıyor..

“Telaşa Mahal Yok” sergisi 29 Mayıs’tan 4 Temmuz’a dek Salı’dan Cumartesi’ye 10.00-18.30 saatleri arasında görülebilir. (Tel: 0212 245 55 05)

///////////////////////////////

Outlet, sosyal ve kültürel adaletsizliğin bunca derinleştiği bir ortam/zamanda, lüks olarak görülen sanatı, kitlelerle buluşturma girişimidir. Outlet; müzeler, enstitüler, banka galerileri, kurumlar arasında giderek sıkışan sanat ortamı için bir nefes alma alanı yaratmayı ve yenilikçi, risk alabilen projeler gerçekleştirmeyi hedefler.
Outlet; farklı ülke ve kuşaklardan sanatçıların; farklı teknik, üslup ve ifade biçimleriyle ürettikleri yapıtlarını kamuyla paylaşmayı dert eder. Hem galeri hem de non-profit bir mekan olarak işleyecek olan proje; yayın, eğitim, arşiv, sanat ve koleksiyon danışmanlığı bölümleriyle geniş bir faaliyet alanına sahiptir.
Outlet; içinde bulunduğu alanın ihtiyaçlarına yanıt vermekten ziyade, ihtiyacı belirlemek ve dönüştürmekle ilgilenir. Bu anlamda değeri vaktinde anlaşılmamış, üretim kalitesi-dili açısından üstün ama çeşitli koşullar sebebiyle değer bulamamış üretimleri sergilemeyi-paylaşmayı dert edinir.
Türkiye güncel sanat ortamına canlılık kazandırma girişimi olarak kurgulanan mekan, galerisi olan küçük bir sanatçı azınlığın ötesinde, çokça üreten ve yapıtlarını paylaşma olanağı bulamayan sanatçıların yanında olmayı hedefler. Sanatçının da kendini ait hissedebileceği bir alan yaratmanın derdinde olan esnek bir yapı kurmayı amaçlar. Bu anlamda Outlet bir galeri değil, galeri ironisidir.

Outlet is an attempt to bring art, regarded as a luxury commodity, to the masses in a time and space where social and cultural inequity is deeply entrenched. Outlet aims to create a recreation area or a breathing place, for the art milieu captured by museums, institutions, bank galleries and intends to actualize innovative and risk-taking projects.
Outlet’s concern is to share the works of artists from different countries and generations, produced with different art techniques, styles and forms of expression. The project will function both as a gallery and a non-profit organization and has a broad connection to publication and education means, as well as to artists’ archives and consultancy for art collections.
Outlet is concerned with determining and converting the needs of the art milieu rather than fitting into it. In this sense, it is concerned with remarkable art works that are perhaps not appreciated in their time and those which attract attention in terms of quality of production and expression, but are ignored in some circumstances.
Outlet is conceived as an attempt to revitalize the contemporary artistic milieu in Istanbul and aims to support prolific artists who rarely have the chance to show their works. Outlet will foster an atmosphere in which the artist can feel at ease in a flexible structure. In this sense, Outlet is not a gallery; but is a sheer irony!

OUTLET// İHRAÇ FAZLASI SANAT
Boğazkesen Caddesi Kadirler Yokuşu No:69 Tophane-İstanbul

Açık Alan Sergisi'nde öne çıkan resimler









Sema Kayaönü//mukavva üzerine boyanmış ve kesilmiş kağıt



Seçil Alkış//kağıt üzerine guvaj



Arzu Akgün//kontraplak üzerine akrilik



Ayşe Topçuoğulları//kağıt üzerine guvaj



Nazif Kurşunlu//tuval üzerine guvaj

Akbank Sanat yeniden...

Açık Alan Sergi Kataloğu



















































Açık Alan



13 Mayıs-27 Mayıs 2009
Soyer Kültür Sanat Fabrikası-İzmir

Manas Bulvarı 613 Sokak
No: 10 Bornova-İzmir
(Yeni Adliye otobüs durağı karşısı)
Tel: (0 232) 486 34 00
www.soyerkultursanat.com

//////////////////////////////////////////////

Sanatçılar
Arzu Akgün Betül Akkuş Semra Alaskan Seçil Alkış Fulden Aran Emine Doğru Evrim Günlü Sema Kayaönü Sevgi Kesmen Nazif Kurşunlu Fırat Kurtulmaz Minel Özbaylanlı Ozan Özcan Mehtap Özer Ayşe Topçuoğulları Cihan Yılmaz

Küratör
Özgül Kılıçarslan Sarıkuş
Küratör
Özgül Kılınçarslan Sarıkuş

Asistan Küratörler
Fulden Aran
Seçil Alkış

Editör
Özgül Kılınçarslan Sarıkuş

Grafik Tasarım
Hakan Kırdar

//////////////////////////////////////////////

...bir alan açmak

Açık alan bugün diğer zamanlardan çok daha fazla ihtiyacını duyduğumuz bir yaratı sahasıdır. Etrafımızda hissettiğimiz konumlandırmalar ve konum almalar bulutu içersinde boş bir uzam, yeni ve yaratıcı olanın varoluşu için gereklidir. Başka bir deyişle, düşünsel ve eleştirel yapıları meydana getirirken ortaya çıkan kimseye ait olmayan, tarafsız bir bölge ihtiyacı, yaratım sürecinin her aşamasında kendini hissettirir.

Gerçekte bir mekan kesintisiz devam eder, fiziksel bir sürekliliğe sahiptir. Bu süreklilik, bölünemez, genişletilemez. Ama sanat bunu kendi yöntemleri ile mümkün kılar. Burası kendiliğinden oluşmuş bir buluşma alanı, fiziki birliktelikler sonucu ortaya çıkmış imgelerin toplamı. Buluşma daha çok rastlaşma, teğet geçme, karşılaşma ve keşisme kavramları ile genişletilebilir. Çünkü açık alan verilmiş vaad edilmiş söylemlerin yerine getirildiği bir mekan değil, Foucault’un Borges’ten ödünç aldığı bir Çin Ansiklopedisi, madde başlıkları birbirinden bağımsız bir kavramı oluşturan imgeler bütünüdür aynı zamanda... Gerçeği yitirişin, düşlere uyanışın, varoluşun gizini sessizce ve kendince ortaya çıkarmanın alanıdır. Burası, fiziki bir mekan değil, varlığı kendinden önceki ve sonraki iki sınıra bağlı olan, olasılıklara yer açabilen bir düşünsel bir uzam. Tıpkı Peter Brook’un sözcük tanımında olduğu gibi bir adım öncesinin ve bir adım sonrasının sessiz boşluğuyla ayrışan bir kelime gibi anakaradan kopmuş bir parça toprakta diyebiliriz. Oluşturmaya çalıştığımız ard arda gelen iki kelime arasındaki saklı karakterin boşluğunda bir alan açma çabasıdır.

Bir kesintisiz nefes alma ortamı olarak “açık alan”, dört yıldır aynı atölyeyi paylaşan Resim Bölümü öğrencilerinden oluşan bir grup genç sanatçının sokağa çıkmadan önceki adımıdır. Bu bakımdan kararlaştırılmadan oluşan birlikteliğin tekilleşmeden önceki son sunumları olduğunu söyleyebiliriz. “açık alan” da yer alan çalışmalar kent imgeleri, kentli imgeleri ve hem kentin hem de kentte yaşayanların psişik portrelerinden oluşmaktadır. Burada bazen bu alanın sınırları kentin içine nüfuz etmekte ve bu kent/alan kendine ait bir devinime kavuşmaktadır. Sözkonusu olan, yaşayan, soluk alan ama müdahale etmeyen bir devinimdir. Birkaç temel kuralı olan ama sonsuz açılımları doğurabilen bir anaç oyun gibi düşündüğümüzde, aslında fiziki bir düzlemi olmayan oyunun, zihinde gerçekleşen kurmaca bir düşünce tahtası bahsedilen alana denk düşer. Düşünmek, fikirlerle oynamak, düşüncenin genişletilmesi, deneyimlemek, hata yapmak hepsini bu alana dahil etmek mümkündür.

Özgül Kılınçarslan Sarıkuş

Ramazan Bayrakoğlu: 1 km.

Dirimart
13 Mayıs-20 Haziran 2009







Dirimart, Ramazan Bayrakoğlu’nun (1966, Balıkesir) “1 km.” adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Güncel sanatın son dönemdeki önemli isimlerinden biri olan Ramazan Bayrakoğlu, kumaşı malzeme edinerek, tuval üzerine piko dikişi ile oluşturulmuş bez resimler çalışıyor. Serginin ana ekseninde Bayrakoğlu’nun yaşadığı şehir olan İzmir’de gündelik hayatını oluşturan mekânlar arasında kurduğu ilişkiler yer alıyor.

Konvansiyonel sanat materyallerinin dışında yeni ve daha riskli bir malzeme kullanan -saten kumaşın hassas ve kaygan olması nedeniyle- Bayrakoğlu, resmin klasik algılanış biçimini bozmaya ve resme kavramsal bir içerik kazandırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştiriyor. Ağırlıklı olarak anlam oyunlarına açık metinler kullanıyor; kumaşın yapısı itibariyle ışığı yansıtma biçimleri de izleyicide farklı etkilerin ortaya çıkmasına aracı oluyor. İmgeyi oluşturabilecek her malzemenin sanatsal yaratının kullanım olanakları içinde olduğunu ifade eden sanatçı, “Ben izleyicinin anlam üretimindeki zafiyetini bilerek iş üretiyorum. Ona rasgele seçilmiş elemanlardan oluşan bir kurgu veriyorum ve geri kalanını ona bırakıyorum” diyor.

Ramazan Bayrakoğlu halen Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Yard. Doç. olarak çalışmalarını sürdürüyor. Katıldığı son projeler içinde Art Dubai Sanat Fuarı / Dirimart (2009); Save As, Triennale Bovisa, Küratör: Derya Yücel, Milano, İtalya (2008); Boyscraft / Overcraft, Haifa Museum of Art, Küratör: Tami Katz-Freiman, Hayfa, İsrail (2007); 10. Uluslararası İstanbul Bienali, İmkansız Değil, Üstelik Gerekli, Küresel Savaş Çağında İyimserlik, Küratör: Hou Hanru (2007) yer almaktadır. Eserleri, aralarında İstanbul Modern ve Proje4L Elgiz Çağdaş Sanat Müzesi olmak üzere pek çok koleksiyonda bulunmaktadır.

Paula Rego'nun Kadınları ve Anneleri